Tevbe

اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ حَتَّى إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ إِنِّي تُبْتُ الآنَ وَلاَ الَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌ أُوْلَئِكَ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا

Ve leysetit tevbetu lillezîne ya’melûnes seyyiât(seyyiâti), hattâ izâ hadara ehadehumul mevtu kâle innî tubtul âne ve lâllezîne yemûtûne ve hum kuffâr(kuffârun). Ulâike a’tednâ lehum azâben elîmâ(elîmen).

- - - 

Kovulmuş şeytandan Allah'a Sığınırım, Rahman Rahim Olan Allah'ın Adıyla

Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben
şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için
değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır.

Nisa Suresi, 18. Ayet

Hiç yorum yok :